Futbolda süper lig tartışmaları devam ederken asıl kriz alt liglerde yaşanıyor. Ardı ardına açılan bahis soruşturmaları pek çok kulübe, futbolcuya ve hakeme uzanmaya devam ediyor. Bununla birlikte spor camiasından peş peşe açıklamalar geliyor. Son olarak Dünya Gazetesi’ne konuşan spor yorumcusu Serdar Ali Çelikler, futbolda düzenleyici ve denetleyici bir kurumun olması gerektiğini ifade etti.
Dünya gazetesinde yer alan haber şöyle:
“Galatasaray mı şampiyon olacak, Fenerbahçe mi? G.Saray, F.Bahçe’nin 4’üncü yıldızından önce 5’inci yıldız takar mı? Hangi takımlar küme düşecek?… Bu sorular, bu aralar futbolseverlerin dillerine pelesenk oldu olmasına…
Ancak herkes Türk futbolunda Süper Lig’e bakarken, alt liglere art arda bombalar düşüyor. Bahis soruşturmalarının açıldığı bir dönemde 1 puana razı olan iki takım, 90 dakikayı birbirlerine tek bir şut çekmeden bitirebiliyor. Bir takım oyuncusu, atağa kalkan rakip oyuncuya “Ne yapıyorsun?” diye fırçalayabiliyor. Kaleciler, sosyal medyada viral olan goller yerken; şike iddiaları aldı başını gidiyor.
“Artık futbola el konulması lazım…” Türkiye’nin önde gelen spor yorumcularından Serdar Ali Çelikler, Neo Sports’taki yayınında gidişatı dur denilmesi gerektiğini bu cümleyle özetledi. Liglere yabancı hakem getirilmesi fikrini ilk ortaya atan isim olan Çelikler, şimdi de bir Futbol Piyasası Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (FPDDK) kurulması gerektiğini açıkladı: “Bu irade şimdi gösterilmezse bir daha hiç gösterilemez. (Eski İngiltere Başbakanı) Margareth Thatcher’ın İngiliz futboluna yaptıkları yapılmalı. Bakanlıkların üzerinde bir yapı oluşması lazım. Nasıl BDDK geldi ve Türkiye’de banka hortumlanması bitti. BDDK bir geldi, herkesi tuttu gırtlağından…
Doğrudan devlete bağlı bir kurul kuracaksın, futbol ekonomisini, kulüplere girdisini çıktısını inceleyecek MASAK’a bağlı bir birim oluşturulsun. Ancak öyle çözersin bu işi.” Yayın sonrasında görüştüğümüz Çelikler, DÜNYA’ya da şu değerlendirmede bulundu: “FPDDK kurulmalı çünkü Türk futbolu tamamen denetimsiz kaldı. Yasadışı bahis işinde olan kulüp desen var. Bahis oynayan hakem desen var. Kara para aklamak için kulüp alan desen var. Belediye kulüpleri desen apayrı sorgulanması gereken yapılar. Kulüplerin hepsi batık. E madem siyaset bu kadar işin içinde.
O zaman TFF’nin asla denetleyemeyeceği bu sektörü kurtarabilmek, o da yüzde 100 değilse de, bir ölçüde denetime tabi tutup düzenleyebilecek yapı ile, ancak böyle bir kurumla mümkün. ‘Özerklik’ demesin kimse. Fransa’da benzer bir kurum var. Orada kulüplerin mali yapılarına bakıyorlar. Türkiye’de hem mali yapılarına bakmalı hem de MASAK ile birlikte çalışmalılar. Siyaset gerçekten futbolu geliştirme ve düzeltme isteğindeyse çare budur. Yıllardır söylerim. Ama kimse gerçekten böyle bir düzenli ortam istemiyor herhalde.”
“Parasını alamayan futbolcu maç da satar, bahis de kurar”
Serdar Ali Çelikler, FPDDK fikrini ilk olarak 19 Nisan 2010 tarihinde şu an yayınlanmayan Habertürk Gazetesi’ndeki köşesinde attı. “Bugün Türkiye’de bankacılık sektörünü denetleyen bir kurul var (BBDK)… Enerji piyasasını denetleyen bir kurum var (EPDK)…
Sermaye piyasalarını kontrol eden bir kurum var (SPK)… Kamu adına tahsilat yapma hakkına sahip özerk bir kurum var (TMSF)…” diye başlayan yazı şöyle devam ediyordu: “Peki gelecek yıldan itibaren 1 milyar dolara ulaşacak, giderek daha da gelişeceği tahmin edilen bir endüstrinin kontrol mekanizması olmaz mı? Eskiden bir kulübe bir yönetim rica minnet gelir, en fazla iki dönem kalır, cebinden para harcar, küfür yer ve ‘İllallah’ deyip futboldan elini eteğini çekerdi. Şimdi dikkat edin hemen her kulüpte başkanlık ve yöneticilik neredeyse ‘evladiyelik’ oldu. Gelen gitmiyor.
‘Ne futbol sevgisiymiş bu’ diyesi geliyor insanın. Kulüplerin birçoğunda paralarını alamayan, alacaklarının üstünü çizen, evini geçindiremeyen futbolcular şike de yapar, maç da satar, bahis de kurar. İki kere iki dört. Hırsız yönetici vardır. Kulüpçülükten para kazanan, cebine para atan yönetici sayısı iyimser tahminle yüzde 60’lardadır.” “Kimse‘UEFA Mali Disiplin Kuralları geldiğinde böyle olmayacak’ demesin.
Hepimiz biliyoruz ki kulüplerimiz ve federasyon mali yapılarını ‘kılıfa uydurup’ kulübünü UEFA kriterine uygun gösterebilir.Bence bu sorun federasyonu da aşar.Kulüplere ciddi bir mali denetim ve yaptırım getireceğini beyan eden federasyon, koltuğunda kalamaz.O halde tek çıkar yol var.
Bir an önce hukuki altyapısı neyse araştırılıp futbola federasyonu da aşan ve sadece mali konularla ilgilenen birFutbol Piyasası Denetleme ve Düzenleme Kurulu oluşturmak.Gelirlerinin en az yüzde 85’ini güvenilir bir gider tablosu içinde gösteremeyen kulüplerin yönetimleri için de TMSF benzeri bir yapı kurmak.Yoksa futbolcusuna para ödemeyen, 3 liralık transferi 5 lira gibi gösterip aradaki 2 lirayı cebine indiren yöneticilerle futbol endüstrisi gelişmeyeceği gibi ‘marka değeri’ de satılabilir bir emtia olarak kalır.”
Fransa’nın FPDDK’sı 1985’te kuruldu
Serdar Ali Çelikler’in önerdiği FPDDK modelinin bir benzeri Fransa’da bulunuyor. Kısa ismi DGCCRF… Açılımının Türkçesi “Rekabet Politikası Genel Müdürlüğü, Tüketici İşleri ve Dolandırıcılık Kontrolü…” 1985 yılında iki ayrı bakanlığa bağlı iki birimin (Tüketim Bakanlığı’na bağlı Tüketici İşleri ve Dolandırıcılık Kontrolü Müdürlüğü ve Ekonomi Bakanlığı’ndaki Rekabet Politikası ve Tüketici İşleri Genel Müdürlüğü) birleşmesiyle kuruldu. Direkt Maliye Bakanlığı’na bağlı ekipte tam yetkili 5 üst düzey kişi görev yapıyor.
Fransız Federasyonu ve 19 kulübe baskın düzenlemişti
4 devlet kurumu (SNE – Ulusal Soruşturma Merkezi, SICCRF – Teknoloji Takip Merkezi, ENCCRF – Müfettiş Akademisi, SCL – Laboratuvar) ile ortak çalışan DGCCRF, içinde rekabet barındıran her konuya baksa da en çok futbolda yolsuzluk soruşturmalarıyla tanınıyor. Kurum, en büyük operasyonlarını Şubat 2005’te düzenledi. Aralarında 5 Ligue 1 takımının (Paris St Germain, Olympique Marseille, RC Lens, Girondins Bordeaux ve Olympique Lyon) da bulunduğu 19 futbol kulübünün binası basıldı. Fransa Futbol Federasyonu binası da arandı.”